top of page

Aydınlatılmış onam bir form değildir!

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Cihan Alp
    Av. Cihan Alp
  • 11 Nis 2018
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 7 Mar 2021

Benim için sağlık hukuku, hukukun en severek çalıştığım alanlarının başındadır. Bu alanla ilgilenmeye başlayan meslektaşlara ve sağlık çalışanlarına eğitim programları kapsamında ilk anlatılan konu ise tıbbi müdahalenin hukuka uygun sayılması için yerine getirilmesi gereken şartlardır. Bu şartlardan biri, kişinin kendisine uygulanacak tıbbi müdahaleyle ilgili olarak bilgilendirildikten sonra kendisine uygulanacak tıbbi müdahaleye verdiği izindir. Bu iznin uygulamada en sık kullanılan adı "aydınlatılmış

onam"dır. Bu yazımda, aydınlatılmış onamı hekimler açısından ele alarak bazı hususlara dikkat çekmek istiyorum.


ree

Aydınlatılmış onam her ne kadar tıbbi müdahaleyi hukuka uygun hale getiren bir öğe olsa da mesleki faaliyetlerim çerçevesinde gözlemlediğim kadarıyla bazı doktorlar tarafından savıştırılması gereken bir formalite gibi algılanmaktadır. Oysa formaliteden ibaretmiş gibi algılanan bu öğe kasten yaralama suçuyla tıbbi müdahale arasında kalın bir çizgiyi oluşturuyor. Yani (istisnai durumlar dışında) bu öğe yokken doktorun yaptıkları kasten yaralama sayılabilecekken bu öğenin varlığı, doktorun eylemini hukuka uygun bir tıbbi müdahale haline getirebilir. Ancak aydınlatılmış onamın bir "form"un imzalanması olarak görülmesi, böyle içselleştirilmesi hukuki açıdan son derece tehlikelidir. Çünkü kural olarak hastanın aydınlatılmış onamının alınabilmesi için öncelikle hastanın aydınlatılması, yani tıbbi müdahale hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Bu bilgilendirme sözlü olmalıdır ki hekimle hasta göz göze, yüz yüze iletişim kursun ve birbirini daha iyi anlasın. Hastanın bilgilendirilmesi gereken konular Hasta Hakları Yönetmeliği m.15'te sayılmıştır. Bunun yanında verilen bilginin de hastaya özgü olması gerekir. Bir başka değişle Hipokrat'ın "Hastalık yoktur, hasta vardır." sözüne atıf yaparcasına aydınlatma hastanın hem tıbbi hem kişisel özellikleri göz önüne alınarak yapılmalıdır. Bir hastanın ameliyat olmak için hekim hekim, hastane hastane gezmiş olması, bu konuda arama motorlarından çok fazla araştırma yapmış olması onun bu konuda "zaten" bilgili olduğu anlamına gelmez; hastanın bu durumda dahi bilgilendirilmesi gerekir.

Bir diğer konu ise doktorların ve hastanelerin iş ve hasta yoğunluğunun yarattığı zaman darlığıyla ilgili. Bu zaman darlığı gerçekten de ülkemizdeki hastanelerin bir gerçeği. Gerek sağlık hizmetlerinin günümüzde karlılık amacına dönük kurgulanması gerek ise sağlık hizmetine duyulan yüksek talebin sınırlı kaynaklarla giderilmeye çalışılması doktorları az zamanda çok iş yapmak zorunda bırakıyor. Üstelik mevcut zaman içerisinde asgari tıbbi hizmet kalitesini sağlamak kamu hastaneleri ve bir kısım özel hastaneler için mümkün gözükmüyor. Hastanelerimizin içinde bulunduğu durum bana idarecilik yapan bir hekim arkadaşımın "afrika standardında maaş veriliyor, avrupa standardında kalite bekleniyor, amerika standardında tazminatlara hükmediliyor" sözünü hatırlatıyor. Onların serzenişlerini onlardan biri kadar iyi anlamakla birlikte iş yoğunluğu gibi etkenlerin, hukuki zorunlulukları ortadan kaldırmadığını da kendimi onlardan biri gibi hissederek söylüyorum. Üstelik hastadan aydınlatılmış onamın alınmasıyla ilgili en büyük aksaklıkların da doktorların aydınlatılmış onamı bir hukuki zorunluluk olarak görmesinden kaynaklandığını düşünüyorum.

ree

Bu sebeple doktorlarımıza, iş yükleri ne kadar ağır olursa olsun aydınlatılmış onamın hastaya bir form imzalatmaktan ibaret olmadığını; eğer hukuken kendilerini güvende hissetmek istiyorlarsa aydınlatmayı tıbbi müdahalenin bir parçası olarak içselleştirmelerini ve hastalarını gerçekten aydınlatmalarını tavsiye ediyorum.

Comments


© Copyright

© 2022 by Av. Cihan Alp 

  • Instagram
  • Facebook Sosyal Simge
  • LinkedIn Social Icon
bottom of page